F
|
Farz, Fariza: Yapılmasını Allah'ın buyurup gerekli kıldığı şey, kesin hüküm. Emir.
|
Fazl: 'Lütuf ve ihsan'. Rızık. Ticarette kazanç, fazlalık, arttırma, tercih ve üstünlük. Kur'an'da, Allah'ın bol ve güzel armağanı.
|
Felah: Sözlükte, yarmak ile ilgili bir kelime olup engeli yarıp aşmak, kendini kurtarmak ve istenen noktaya ulaşmak demektir. Felaha erenler, Kur'an'da, dünyanın çeşitli engellerini ve zorluklarını İslam'ın temel hükümlerine bağlı kalarak aşan, imtihanlarını vererek kendileri için hazırlanan ebedi cennet mutluluğuna ve kurtuluşa eren kimseler, mü'minler. Büyük kurtuluş, necat. Fevz, mutluluk, zafer.
|
Felek: Yörünge, yıldızların ve gezegenlerin akış yönü. Rota.
|
Ferc: Avret. Cinsel organ. Irz, namus.
|
Fesâd: Bozulma, kirlenme, kokuşma. Yozlaşma, dejenerasyon, soysuzlaşma, itidalden sapma. Maddi-manevi kirlilik. Islahın zıddı. Karışıklık, kışkırtıcılık.
|
Fetih: Sözlükte, kapalı olan bir şeyi (kapı v.s.) açma. Kendilerine kapalı olan toprakları açmak, yani almak. Nusret, zafer ve yardım. Ganimet. Fiili hüküm, karar, iki şeyi birbirinden ayırma, kaza. Fetih günü: Kur'an'da, mü'minlerin zafer günü. Kıyamet. Mekke'nin fethi. Fettah: Hüküm veren, hakim.
|
Fetret: Sözlükte, ara dönem. Terim olarak, iki peygamberin gelişi arasında geçen ara dönem. İlahi hükümlerin veya vahyin bir süre durması, gelmemesi. Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasındaki zaman.
|
Fetva: Fetva'dan "İfta", sorulan bir müşkülü açıklama, kuvvetlendirme, gençleştirme, yorgun ve bitkini dinçleştirme. (Bir kimsenin müşkülünü çözen, onu dinçleştirip gençleştiren, yeniden ona güç ve kuvvet veren gibidir.) Dolayısıyla fetva da, karmaşık bir meselede hakkı ve doğruyu açıklayıp müşkül sahibinin kalbine kuvvet verme. Hükümler konusunda ortaya çıkan güçlüğü giderme, sorunları, çözme, cevaplama.
|
Fevz: Kurtuluş ve mutluluk. Çokluk içinde yürüme, büyük bir bolluğa kavuşma, zafere ve esenliğe ulaşma.
|
Fey: Sözlükte, dönmek, çevrilmek ve dönen gölge. Terim olarak, zorluk ve güçlük çekmeden, silah kullanmadan, savaşsız ele geçirilen ganimet. Kafirlerin mallarından müslümanlara dönen şey. Ümmet mülkiyeti.
|
Fıkıh: Sözlükte, bilinenden yola çıkarak bilinmeyene varmak, ulaşmak. Bir şeyin özünü, iç yüzünü kavrama yeteneği ve çabası. Terim olarak, ilim. İslam hükümlerinin bilgisi.
|
Fısk: Sözlükte, mutlak anlamda çıkma. İtaatten isyana çıkış. Kur'an'da, Allah'ın hükümlerine karşı inat etme, ayak diretme, Allah'ın ve Resulünün emirlerini terketme. Küfür, isyan, yalan, günah, kötülük.
|
Fıtrat: İlk yaratma olan fatara'dan mastar. Yaratılışın ilk tarz ve heyeti. Fâtır: Bir şeyi başlangıcında yaratan.
|
Fidye: Karşılık. Kölenin özgürlük bedeli. Ganimet.
|
Fitne: Sözlükte, altının diğer yabancı madenlerden ve unsurlardan ayrılması için ateşte, potada eritilmesi. Mazaret. Karışıklık. Deneme, imtihan. Allah'a şirk koşma. Bela. Şiddetli azab. Küfür. Şirkin sonucu. Azgınlık, sapıklık. Günah, rüsvaylık, delilik, ayrılık, kavga. Bir düşünce veya inancı zorla kabul ettirme.
|
Fücur: Sözlükte, fecr gibi bir şeyi genişlemesine yarmak, yırtmak. Terim olarak, din örtüsünün yarılması parçalanması. Günaha ve isyana girişmek, fasık olmak, yalan söylemek, karşı gelmek, muhalefet etmek, baş kaldırmak, haktan yüz çevirmek, nizamı bozmak. Zina, ahlaki çöküntü. Takvanın zıddı.
|
Fuhş, Fahşa: Hakka uygun olmayan her işe denir. 'Çirkince-utanmazlık', hayasızlık, zina, isyan. Nefse zulüm. Gerek söz ve gerekse eylem bakımından yüklenilen her kötülük ve günah. Yalan, iftira. Zina gibi cinsel şehvetlere uymada aşırı tutku, fuhuş.
|
Furkan: Sözlükte, ayıraç. Nur. Sabah. Kur'an'da, hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayıran, böylece hidayete ulaştıran. Kur'an ve diğer ilahi kitaplar.
|