Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar. (Tevbe Suresi, 82)
Karısı ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz ona İshak'ı, İshak'ın arkasından da Yakub'u müjdeledik. (Hud Suresi, 71)
"Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz." (Muminun Suresi, 110)
(Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat." (Neml Suresi, 19)
Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar. (Zuhruf Suresi, 47)
Meryem oğlu (İsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar. (Zuhruf Suresi, 57)
Doğrusu, güldüren ve ağlatan O'dur. (Necm Suresi, 43)
(Alayla) Gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz. (Necm Suresi, 60)
Güler ve sevinç içindedir. (Abese Suresi, 39)
Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. (Mutaffifin Suresi, 29)
Artık bugün, iman edenler, kafir olanlara gülmektedirler. (Mutaffifin Suresi, 34)