(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmıştır.'
Çalışmış, boşuna yorulmuştur.
Kızgın bir ateşe yollanırlar.
Kaynar bir kaynaktan içirilirler.
Onlar için (zehirli olan) dari' dikeninden başka bir yiyecek yoktur.
Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur.
O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.
Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.
Orda anlamsız bir söz işitmez.
Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.
Orda 'yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;
Konulmuş (içecek dolu) kaplar,
Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?
Dağlara; nasıl oturtulup-kuruldu?
Yere; nasıl yayılıp-döşendi?
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
Onlara 'zor ve baskı' kullanacak değilsin.
Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse
Allah, onu en büyük azab ile azablandırır.
Şüphesiz onların dönüşleri bizedir.
Sonra onları hesaba çekmek de elbette bize aittir.