Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;
(Zelzele suresi, 3)
O gün (yer), haberlerini anlatacaktır.
(Zelzele suresi, 4)
Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.
(Zelzele suresi, 5)
Artık sur'a tek bir üfürülüşle üfürüleceği.
(Hakka suresi, 13)
Yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman.
(Hakka suresi, 14)
İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vukubulmuş (gerçekleşmiş)tur.
(Hakka suresi, 15)
Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır.'
(Hakka suresi, 16)
Sur'a üfürüleceği gün, artık siz dalga dalga geleceksiniz.
(Nebe suresi, 18)
O sırada gök açılmış ve kapı kapı olmuştur.
(Nebe suresi, 19)
Dağlar yürütülmüş, artık bir serab oluvermiştir.
(Nebe suresi, 20)
Ve dağlar darmadağın olup ufalandığı,
(Vakia suresi, 5)
toz duman halinde dağılıp-savrulduğu,
(Vakia suresi, 6)
Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün;
(Mearic suresi, 8)
Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak.
(Mearic suresi, 9)
Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, biz yapıcılarız.
(Enbiya suresi, 104)
Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: "Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak"
(Taha suresi, 105)